top of page

Anlatı Cangılında Düşünmek


Taş üzerine hayata dokunan yazılamalar yazısı

Kitap okumak, birçok insan için tıpkı diş fırçalamak gibi her gün yaptıkları keyifli bir uğraş; kimi insanlar için ise sıkıcı, sıkıcı olduğu kadar da zor bir iştir. Bu yazının muradı, kitap okumanın eğlenceli yanlarını ve kitap okumayı daha keyifli hale getirmek için bazı ipuçları ile Çocuklar için/ile Felsefe (P4C) adı verilen işlevsel bir yöntemin nasıl kullanılacağını duru biçimde göstermek. 


Kitaplar, birçok insan için sadece kâğıt ve mürekkep değil, aynı zamanda bir kapıdır. Bu kapıdan içeri adım attığımızda, kendimizi farklı dünyalarda, farklı zamanlarda buluruz. Deyim yerindeyse yeni, bambaşka bir alemin öznesine dünüşüveririz. 


Her insan bir dünya, her kitap da. Kitapların sihirli dünyasına giriş yaptığımızda, bir serüvenin içinde kaybolduğumuzu hissederiz. Fantastik bir hikâye okurken, o dünyanın içinde, sanki oraya doğmuş, hep orada yaşıyormuş gibi hissedebiliriz kendimizi. Polisiye roman okurken, kitabın kahramanı ile birlikte suçlunun peşine düşer, adaleti yerine getirmek için soluk soluğa koşar, olayı “Nasıl çözeriz?” diye ince ince düşünür; suçluyu yakaladığımızda sanki gerçekten yaşanmış olayın içindeymişiz gibi gururlanabiliriz. Kimi zaman ejderhalarla savaşır, kimi zaman tarih boyunca yol alır, kimi zaman derin düşüncelere dalar, kimi zaman da anlatı cangılında patikalar açarız. Bu bitimsiz yolculuklarda yalnızca kendimizi değil, ete kemiğe bürünerek canlanmış ruhları, kişilikleri ve deneyimlerini de yani Hayatı keşfederiz.


Peki kitaplar yalnızca hikâyelerle mi sınırlıdır? Elbette hayır! Kitaplar aynı zamanda düşünmeye, sorgulamaya ve çözümlemeye, öğrenmeye, öğrendikçe de özgürleşmeye davet eder. P4C, yani Çocuklar için/ile Felsefe yöntemi, çocukları düşünmeye ve tartışmaya cesaretlendiren, düşünmeyi ortaklaştırıp birlikte düşünenleri, tartışanları topluluğa dönüştüren bir yöntemdir. Ancak, bu yöntem yalnızca çocuklarda değil, her yaşta çalışır. Bu nedenle yönteme Topluluklarla Felsefe de denir. 


Bir kitabı okurken, karakterlerin karşılaştığı güçlükler üzerine düşünmek, onların yerine kendimizi koymak,  hikâyedeki karakterlerin karşılaştıkları ikilemleri yaşamak, onlarla birlikte verilecek kararları, seçenekleri düşünmek, P4C'nin temelini oluşturabilir. Örneğin, "Ana karakterin yerinde olsaydınız, aynı kararı alır mıydınız? Neden?" sorusu, yalnızca kitap üzerinden değil, aynı zamanda kendi yaşamımıza dair de düşünmeye yönlendirir.


P4C Yöntemi ile Kitap Okumak

Kitap okumayı daha keyifli hale getirmek için P4C yönteminden yararlanabiliriz. Bu yöntem ile hikâyenin izleyicisi olmaktan çıkar, temel sorun ve kavramlar üzerine derinlemesine düşünmek imkanı buluruz. Kısa kısa ya da birkaç adımlık bir kılavuz, bize bu konuda yardımcı olabilir: 

  1. Okumak istediğimiz bir kitap seçerek başlayabiliriz. Şu ya da bu biçimde ya konusu, ya geçtiği çağ, ya kahramanı ilgimizi çeksin, çeksin ki kolayca bağ kurabilelim.

  2. Kitabı okurken aklımıza takılan bir soru belirleyebiliriz. Bu soru, kitabın konusuyla ya da kitabın bize düşündürdüğü bir şeyle ilgili olabilir. Diyelim ki arkadaşlığı konu alsın ya da can sıkıntısını. “Arkadaşlık ne demek? Can sıkıntısı ne demek?” diye sorabiliriz.

  3. Kitabı, bizim gibi kitap okumayı seven birkaç kişiyle birlikte okuyabilir zaman zaman telefon görüşmelerimizde başımızdan geçen ya da tanıklık ettiğimiz bir olayı anlatır gibi arkadaşımızla kitap hakkında konuşabiliriz.

  4. Kitabı okuduktan sonra sorduğumuz soruları arkadaşlarımıza da sorabilir, kendi yanıtlarımızı paylaşıp üzerine sohbet edebiliriz.


P4C yöntemi ile kitap okumak, okumayı olduğu kadar düşünmeyi de öğrenmeyi de arkadaşlarımızla derinlemesine paylaşımlarımızı da hem keyifli hem de anlamlı hale getirebilir.


Kitaplar, yalnızca okuma alışkanlığı kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda duygudaşlık yeteneğimizi geliştirir, düşünsel becerilerimizi keskinleştirir. Her bir sayfa, yeni bir dünyanın kapısını aralarken, zihnimizi ve duygularımızı eşzamanlı çalıştırır. Böylece ikim olduğumuzu ve elbette İnsanı, Hayatı keşfetmemizin kapılarını aralar. “İnsan, insanı insanda tanır.” Kitaplar, insanın, insanda insanı bütün yönleriyle bulabildiği engin kaynaklardır. Bu yüzden, bir kitabı kapatmak sadece bir sayfa sonu değil, yeni bir dünyanın, yeni bir Hayatın başlangıcıdır.


Kitaplarla dolu bir dünyada, okuma alışkanlığımızı geliştirmek sadece bize değil, tek tek bizlerin bir araya gelerek oluşturduğu topluma da iyi gelir. Okumak, düşünmek ve tartışmak, bizleri bilgiye açık, toleranslı, anlayışlı, iyicil ve barışçıl kişilere dönüştürür. Dolayısıyla, bir kitabı elimize alıp sayfalar arasında kaybolmamızı, anlatı ormanında yeni patikalar açarak düşünmemizi sağlayan bu sihirli dünyanın tadını çıkaralım!


 

Yazar: Metin V. Bayrak


Opus Noesis yazılarıyla Medium'da!


Bizi takip etmeyi unutmayın: https://medium.com/@opusnoesis

Bir İp Cambazlığı

Felsefe denince aklımıza nedense ağır bir dili olan, baş ağrıtıcı, zor bir öğreti gelir. Fakat kimse işin arka planını zorlamak istemez.

Transhümanizm İlaç Olabilir mi?

İnsan ilişkilerindeki yapaylık,  güç seviciliği, güç seviciliğinin getirdiği otokratik yönetimler, dünyada hüküm süren sermaye savaşları...

bottom of page